Ana Sayfaya Dön
Cover image for: Kaydırma Tuzağı: Gen Z Neden Bile Bile Kendini Yıpratıyor?

Kaydırma Tuzağı: Gen Z Neden Bile Bile Kendini Yıpratıyor?

O his var ya… TikTok'u "sadece beş dakika" açarsın, sonra bir bakmışsın hava kararmış, atıştırmalık bitmiş, bir rakuna kaykay öğretmeye çalışan adamın videosunu yine izlemişsin.

İşte karşınızda Büyük Sosyal Medya Çıkmazı: Gen Z, ruh sağlıklarını bozduğunu bile bile her gün 3 saatten fazla sosyal medyada vakit geçiriyor. Peki neden hâlâ bırakamıyorlar?

Spoiler: Bu sadece irade meselesi değil. Hadi bu karmaşayı birlikte çözelim.


📱 Aşk-Nefret Durumu: Karmaşık Bir İlişki

Gerçekleri konuşalım: Sosyal medya bağlantı kuruyor gibi hissettiriyor, ama çoğu zaman insanı daha da yalnız bırakıyor. Araştırmalara göre Gen Z, şu ana kadarki en kaygılı, en depresif ve en uykusuz nesil. Ama aynı zamanda en çok çevrimiçi olan da onlar.

Bu biraz cips gibi: İlk başta nefis geliyor, ama beşinci paketten sonra mide isyan ediyor.

Neden Bu Kadar Bağımlıyız?

  • Dopamin döngüsü: Her beğeni, mesaj, bildirim minik bir beyin ödülü.
  • FOMO (kaçırma korkusu): Ya bir şey olur da sen kaçırırsan?
  • Kimlik ve onaylanma: Beğeni ve takip sayıları yeni nesil statü sembolü.
  • Eğlence: Nerede başka hem dünya sonu hem kedi videosu izleyebilirsin?

🧠 Bağımlılık mı, Yarar mı: Bitmeyen Tartışma

Bu duruma “bağımlılık” demek kolay — ve aslında bir noktada öyle. Ama adil olalım: Sosyal medyanın sunduğu faydalar da var.

Güzel Tarafları:

  • Yaratıcılığın serbest kalması (TikTok videoları, dijital sanat, estetik profil tasarımları)
  • Ruh sağlığına dair farkındalık ve destek toplulukları
  • Aktivizm ve toplumsal bilinç (Gen Z bu konuda gerçekten öncü)

Yani hem zehir hem panzehir gibi. Platformlar kötü niyetli değil, ama bağımlı bırakacak şekilde tasarlanmışlar. Algoritma senin beynini terapistinden daha iyi tanıyorsa, uygulamayı kapatmak pek kolay olmuyor tabii.


🚫 Gerçek Çözümler (“Instagram'ı sil” demeyen versiyon)

Hadi dürüst olalım—bir Gen Z bireyine “biraz sosyal medya molası ver” demek, balığa “artık yüzme” demek gibi.

Onun yerine gerçekten işe yarayabilecek bazı fikirler:

  • Bilinçli sınırlar koy: “Artık hiç girmeyeceğim” değil, mesela “uyumadan önce TikTok yok” olabilir.
  • Akışı kendine göre düzenle: Seni geren, moralini bozan içerikleri sil. İyi hissettirenleri takip et.
  • “Aptal” telefon: Uygulamasız ikinci bir telefonla detoks günleri.
  • Kaldırmadan yerine koy: 30 dakikalık kaydırma yerine, 10 dk yürüyüş + 20 dk YouTube’da ilginç bir video (mesela ahtapotlar uzaylı mı?).
  • Dijital Şabat: Haftada bir gün çevrimdışı kal. Tuhaf da olsa dene.

Bonus: Kaydırırken kendine sor: “Bu beni besliyor mu yoksa emiyor mu?”


🔮 Sırada Ne Var: Kaydırmaktan Tasarlamaya Geçmek

Gen Z bir yere gitmiyor—sosyal medya da öyle. Gelecek, platformları terk etmekte değil, onları yeniden tanımlamakta.

Zaten bazı sinyalleri görmeye başladık:

  • Zamanı iyi kullanmayı destekleyen uygulamalar (örneğin BeReal)
  • Ruh haline göre içerik filtreleyen yapay zekâlar
  • İçerik üreticilerinin tükenmişlik, sınırlar ve gerçek hayat hakkında daha çok konuşması

Sonuçta güç bizde. Gen Z, dijital deneyimi baştan yazma şansına sahip. Tamamen vazgeçerek değil, akıllıca kullanarak.


Yani soru “Sosyal medyayı bırakmalı mıyım?” değil.

Soru şu: “Sosyal medyayla nasıl bir ilişki kurmak istiyorum?”